-
Kadının güzeli, eşini aldatma lüksüne sahip!Aynı güzel kadın gören erkek, aptallaşıyor.Ne olacak bu memleketin hali? Veya; bu Fener’in hali?Alın size ilginç bir araştırma sonucu daha!Bu tespitleri yapmak bilim insanlarının epey kafasını yormuşa benziyor.Şöyle kendime bakıyorum.Hiç aşağıdaki araştırma sonucundaki verileri yaşamadım.Gelin o araştırmanın ne olduğuna bir bakalım.Bir erkeğin güzel bir kadınla ilk karşılaşmasında nasıl tepki gösterdiği ortaya çıkmış.Hollanda'da Radboud Üniversitesi'nin araştırmasına göre, erkek, güzel bir kadınla ilk karşılaşma anında ve sonraki bir kaç dakika içinde çok sağlıklı düşünemiyormuş.Ne düşünüyor acaba?Bu iddia ile güzel kadınların, erkekleri salaklaştırdığı tezi de doğrulanmış oluyor.Araştırmaya göre, kadınlar ise yakışıklı bir erkekle karşılaşsa bile, sağlıklı düşünme yetisini kaybetmiyormuş.Bu bir zaferdir!Kadınların erkeklerden üstün bir yanları daha ortaya çıktı!Üniversite araştırmayı öğrencileri üzerinde yapmış.Denek öğrenci olursa, böylesine bir sonucun çıkması, sizce de normal değil mi?Yaş genç, gelecek endişesi yok. Aileden para geliyor. Aklı güzel kızlarla çıkmak! Böyle bir güzelle karşılaşınca, aptal numarası yaparak, o kızı etkilemek istemiş olamaz mı?Erkekler güzel bir kadınla bir araya getirilerek ilk tepkileri gözlemlenmiş.Güzel bir kadınla birlikte ders çalışan bir erkek, dikkatini yeterince toplayamadığından anlamakta zorluk çekiyormuş.Ne demiştik. Çirkin kadın yoktur. Bakımsız kadın vardır. Bakımlı kadınların erkekler üzerinde bu kadar etkili olduğunu bilmiyordum.Biz ülkemizde nelerle uğraşıyoruz?Gelişmiş toplumlar neler ile uğraşıyor.Sosyal devlet demek bu mu?Yoksa; kömür, yiyecek vs. dağıtmak mı?Veya; Buzdolabı, fırın, çamaşır makinesi, çek-yat dağıtmak mı?Bu işler Türkiye’de nasıl yapılıyor?Bir sürü üniversitemiz var. Bunların birisinde bu tür bir araştırma yapılsa da bizde nasıl yapıldığını öğrensek!Bizimkisi de tam “Zenginin malı Züğürdün çenesini yorar” misali oldu!Memleketin bunca sorunu arasında nelerle uğraşıyoruz.Hangii tip araştırmalar dikkatimizi çekiyor.Oysa; ülkemizde hitap tarzlarının tartışıldığı bir dönemde, efendilerin kol gezdiği(!), beylerin atılım içinde olduğu(!) bu zaman diliminde, bunlarla uğraşacağımıza, güzel kadının aldatması, erkeklerin güzel kadın görünce aptallaşmasını gündeme getiriyoruz.Aziz Nesin’in kulakları çınlasın.
*********
Erotik Rüyaların İpuçları
Pek çok kadının paylaştığı ortak sembollere bir göz atın ve kendi gece maceralarınızla kıyaslayın…
Rüyalarla ilgili araştırmalar, bizi neyin mutlu ya da sıkıntılı hissettirdiğine ve birinden diğerine nasıl varacağımıza dair önemli ipuçları içerdiklerini ortaya koyuyor. Pek çok kadının paylaştığı ortak sembollere bir göz atın ve kendi gece maceralarınızla kıyaslayın…
Devamını okumak için lütfen >>>
Bu Çocuk Çoook Havalı (Doğum) Olur
Diye açıklamış Vikipedia.org doğumu.Tamam buraya kadar herşey normal gözükebilir hatta şu yanda ki foto bile ;) peki altta gördüğünüz foto nedir yahu demekten ve yok artık demekten kendimizi alamadık
Devamını okumak için lütfen >>> -
Southampton Üniversitesi’nde bilim adamlarının yaptığı araştırma, 'nostaljinin ısıtabileceğini' gösterdi. Emotion dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, bilim adamları, geçmişe duyulan özlemin soğuk ve sıcaklık algısına etkisini inceledi.İlk deneyde katılımcılar 30 gün boyunca geçmişe ne zaman özlem duyduklarını kaydetti. Sonuçlar, katılımcıların soğuk günlerde daha fazla geçmişe özlem duyduğunu ortaya koydu.İkinci deneyde, biri soğuk (20 derece), biri normal sıcaklıkta (24 derece) ve biri de sıcak (28 derece) odalara yerleştirilen katılımcıların ne kadar geçmişe özlem duyduğu değerlendirildi. Soğuk odadakilerin daha fazla geçmişe özlem duyduğu belirlendi.İnternet üzerinden yapılan üçüncü deneyde, nostalji uyandıran müzik kullanıldı. Katılımcılar, müziğin fiziksel olarak da ”ısınmış hissettirdiğini” söyledi.Dördüncü deneyde soğuk bir odaya yerleştirilen katılımcılardan nostaljik ya da sıradan bir anıyı hatırlamaları ve daha sonra odanın sıcaklığını tahmin etmeleri istendi. Nostaljik anılarını hatırlayanlar, odanın sıcaklığını olandan daha sıcak algıladı.Beşinci deneyde ise yine nostaljik ya da sıradan bir anıyı hatırlamaları istenen katılımcıların elleri çok soğuk suya sokuldu ve ne kadar dayanabilecekleri gözlendi. Nostaljik bir anıyı hatırlayanların ellerini suda daha uzun tutabildiği görüldü.
YALNIZLIKLA MÜCADELEDE İŞE YARAR
Araştırmaya imza atanlardan Dr. Tim Wildscut, herkesin sık sık tecrübe ettiği nostaljinin psikolojik olarak iyi ve rahat hissettirdiğinin bilindiğini, örneğin nostaljinin yalnızlıkla mücadelede işe yarabileceğini belirtti.Wildscut, ancak bir adım daha ileri giderek geçmişe duyulan özlemin fizyolojik rahatlık sağlayıp sağlamadığını göstermek istediklerini vurguladı.Araştırma sonuçlarının nostaljinin insan vücudunun temel ihtiyaçlarının oluşturduğu homeostatik mekanizmanın işleyişine yardımcı olduğunu gösterdiğini ifade eden Tim Wildscut, yapılan deneylerde nostaljinin ısınmış hissettirdiğinin ya da soğuğa direnci artırdığının görüldüğünü ancak geçmişe duyulan özlemin soğuk dışında başka fiziksel sıkıntılarla mücadelede işe yarayıp yaramayacağını anlamak için başka araştırmaların yapılması gerektiğini belirtti.
-
Malcolm x 'in söylediği söylediği gibi Şiddet kullanmamak iyidir, işe yaradığı sürece...
Şiddeti önlemek için benim de yapabileceklerim var!
Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür. Şiddetin çeşitlerini; fiziksel şiddet, duygusal şiddet, cinsel şiddet, ekonomik şiddet vb olarak sıralayabiliriz. Burada şiddetin özelliklerinden, nedenlerinden ziyade yazımın da başlığında belirtildiği üzere, şiddeti önlemek için bizlerin neler yapabileceğini, fazla detaya girmeden, sizleri sıkmadan anlatmaya çalışacağım.Şiddeti önlemek için benim de yapabileceklerim var diyorsanız, şiddeti önleme yolunda ilk adımı zaten atmış bulunuyorsunuz!Şiddeti önlemek için;* Öğretmen olarak, öğrencilerimizin, anne-baba olarak çocuklarımızın öfke denetimini sağlamaya yönelik psikolojik destek sürecinde onlara yardımcı olmamız gerekli.* Öğrencilerimize, çocuklarımıza şiddete karşı duruş sergileyerek iyi örnek olmalıyız. Evimizde veya okulumuzda, sevgi ve saygı duygularını daimi kılmalıyız. ‘Su, hiçbir zaman ateşten korkmaz’ demiş Mevlâna. Bu sözden hareketle, şiddeti sevgi, saygı ve hoşgörü ile yenebiliriz.* Kitle iletişim araçlarının iyi yanları dışında bazı olumsuz yanları da bulunmaktadır. Bunların en önemlisi, şiddet içerikli haber, program, dizilerdir. Duyarsızlaştırma yöntemi bireylerin, bir olay ya da durum karşısında verdikleri tepkiyi azaltmayı yok etmeyi sağlayıcı bir yöntemdir. İstemeyerek de olsa kitle iletişim araçları ile yayınlanan şiddet içerikli program, haber ve diziler, bireylerin şiddeti normalleştirmesini ve bir müddet sonra şiddete karşı duyarsız kalmalarını sağlayabilir. Bu nedenle; şiddet içerikli dizi ve programları izlemeyerek şiddeti önleme konusunda büyük bir adım atabiliriz.* Sabretmeyi, sevgiyi, şükretmeyi dilimizden, gönlümüzden eksik etmemeliyiz.* Özgüveni sağlam, bireyler yetiştirmeye özen göstermeliyiz.* Toplumsal normlara, ilişkilere özen göstermeli, kültürümüzde var olan saygı kültürünü eksik etmeden devamı için özen göstermeli, ileriki nesil için kültürümüzü daha da sağlam tutmalıyız.* Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın dememeli ve başkalarına yapılan şiddetin bir gün bize de yapılabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu nedenle, şiddete maruz kalan kişiyi korumalı veya yetkililere haber vermeliyiz.* Öğrencilerimize veya çocuklarımıza kazandırmaya çalıştığımız sorumluluk bilinci üzerinde daha fazla durmalıyız. Sorumluluk sahibi birey önce kendine ve sonrasında çevresindekilere ve ülkesine faydalı olan bir bireydir.* Hayır diyebilme becerisini, kendimizde ve çevremizdeki kişilerde geliştirmeliyiz. Hayır diyebilen bir kişi, kendisine ve başkalarına zararlı olan şeyleri yapmaktan kaçınır.* Spora ve sosyo-kültürel faaliyetlere ağırlık vermeli, bireyleri bu tür faaliyetlere yönlendirmeliyiz.* Empati duygusunu kendimizde ve çevremizdeki kişilerde geliştirelim. Her şeyden önce karşımızdaki kişiyi anlayalım.* Öğrencilerimiz veya çocuklarımız üzerinde olumlu davranış değişiklikleri yaratmaya çalışırken, bizlerin ( anne-baba- öğretmen vb.) çok iyi model olmamız gerekli.Şiddeti önlemek için daha sayılabilecek bir sürü öneri ve uygulama var. Ama, biz yukarıda sayılanları yapsak, şiddeti önleme yolunda büyük adımlar atmış bulunacağız. Şiddeti önlemek bir süreçtir. Bu süreçte kararlı olmak ve yılmamak gerekli. Yukarıda da bahsetmiştim, sabır ve sevgi bu süreçte çok önemlidir. ‘’Su, hiçbir zaman ateşten korkmaz.’’ diyen Mevlâna’nın sözünü unutmamak gerekli. İyiliğe iyilik her kişinin kârı; iyiliğe kötülük şer kişinin kârı; kötülüğe iyilik er kişinin kârı atasözünden hareketle, şiddete şiddetle karşılık vermeyelim.Sevgiyle kalın…Ahmet TURANKarşı cinse tavsiyeler...
*sakız çiğnemeyin
*ve bir işin ucundan da siz tutun,ölmezsiniz.
*lütfen evde paldır küldür olmayın,
*işi işte bırakın ,ayakkabıları.....
Devamını okumak için lütfen >>> -
Aşkın Gölgesi..
gecenin karanlığında,
yalnız kalınca,
yüzüme çarpar gölgenin yüzü.
tam olarak yaşadığım
ayrıcalıklı bir farkındalık.
mutluluk bana sırtını dönmüşse dönmüş
benim başım dönmüş mü?
bir ona bakalım.
içimi deler bakışların
yalnızlığımı aydınlatır şaşkınlığım
gölgeleri siler arkadaşlığın
ve gülümseyen aptallığım.
içim erir başkalaşır
hoyrat aşk beni ezer geçer.
bense sokranan sokratım gibi
galibi olmayan maçın
hüsrankar yolcusu olurum.
göklerin içi dışına çıksa
vazgeçmem
geçse de yalnızlığım
gök yarılsa bende peşinden giderim.
gölgesi yeter derim senin olmazsa aşkının
o da olmazsa aptallığın
sensiz bir deliyim sen gelsen ben ne ederim.
biblo gibi kalmaksa bana düşen
düşerim
düşlerim
hünkürüşlerim.
aşkın gölgesi üstüme düştü
delinip geçti ya içimden
içimde ne varsa aktı
senden bana ne kaldı geriye?
bir avuç gözyaşından başka
ha bir de gölgesi
aşkın ve senin
tabi ki senin daha değerli
ve derin izlerin
işte ben ömrümce onu izlerim...
-
Zaman hızlı bir nehir gibi akıp gidiyor…Peki nereye kadar?
Biz zamanı kullanmaıgımız taktirde zaman bizi alıp götürüyor, o bizi kullanıyor. Insanoglu üç şeyin kiymetini iyi bilmek ve degerlendirmek zorunda: Zaman, saglik ve vazife, (görevlerini ifa etme, yerine getirme). Hep sikayet ederiz, “Zaman yetmiyor, yetistiremiyorum…” diye… Vaktimizi planli bir sekilde degerlendirirsek, zaman yeter.
Amerikan Kongre üyeleri üzerinde yapilan gözlemlere göre, önemli isler üzerinde yogunlasip, diger islerini bir yana koyabilenler yeniden seçiliyor; böyle yap(a)mayanlarsa Kongre üyeligine veda ediyor! Keza, Amerikali bir uzman (Dr. De Woot), önde gelen sirketlerin yöneticileri üzerinde yaptigi arastirmada su ilginç sonuçlara ulasmis:
1. Yöneticiler zamanlarinin % 49′unu sekreterleri tarafindan yapilabilecek islere,
2. % 5′ini astlarina devredebilecekleri islere,
3. % 43′ünü is arkadaslarina (o isleri yapmalari daha dogru olacak meslektaslara) aktarabilecekleri islere,
4. Sadece % 3′ünü optimum biçimde kendi islerine harciyorlar.
Bu konuyla ilgili kiymetli arastirma yapan yazar Mustafa Özel’in, Yeni Safak Gazetesi’nde çikan makalesini özetleyerek siz degerli okurlarim ile paylasmak istiyorum.ZAMANA DUYARLI OLMAK!Verimli vakitleri önemli islimize ayirdigimiz taktirde, zamana iyi bir sekilde kullaniyoruz demektir. Pareto ilkesine göre, vaktimizin yüzde 80′ini islerimizin yüzde 20′sine ayiririz. Eger bu % 20 gerçekten verimli islerse, iyi bir planlama yapmisizdir. Aksi halde, vaktimizin çogunu verimsiz islere ayirmisiz demektir. Yöneticilere etkin zaman kullanimi hususunda yapilan baslica öneriler sunlardir:
1. Mümkün oldugunca kisa vadeli hedeflerinizi belirleyin. (Aylik, haftalik, günlük ve gerekiyorsa saatlik!)
2. Mutlaka planli çalisin. Önünüzdeki hafta için simdiden plan yapin.
3. Etkin zaman planlamasi için, alti önemli isinizi önem sirasina göre yazin.
4. Güne, en zor isi yaparak baslayin; böylece stresten kurtulun.
5. Yapilmaya deger olmadigina inandiginiz islere zaman ayirmayin.
6. Her ise, basariniza yapacagi katkiya göre zaman ayirin.
7. Kolay veya tekrarli isleri mutlaka ya sekreterinize veya astlariniza devredin.
8. Ayni nitelikteki isleri bir arada yapilabilecek sekilde tasnif edin.
9. Herseyi yerli yerinde bulundurun ve kolayca bulabileceginiz bir düzen gelistirin
10. Önemsiz konularda ayrintiya girmeden çabuk karar verin.
11. Toplantilari da, katilimcilari da en azda tutun. Fakat gerekli toplantilari yapmaktan veya gerekli kisileri çagirmaktan da geri durmayin.
12. Günün hangi saatlerinde daha verimli oldugunuzu belirleyip, önemli konulari bu zamanlara programlayin.
13. Üst makamlardan veya baska bölümlerden çikacak karar ve evraklari takip edip süreci hizlandirin, bekleyerek zaman öldürmeyin.
14. Çok önemli olmayan randevulari en verimsiz saatlere birakin.
15. Sirket-içi toplantilari haftanin/günün belirli saatlerinde yapin; bu saatleri fazla degistirmeyin.
16. Zor isler arasina kisa zaman alan dinlendirici isler serpistirin.
ACELE KARAR VERMEK ZAMAN ÖLDÜRÜR!
Uzmanlara göre, kötü zaman kullanımının baslica semptomlari sunlardir:
1. Istiap haddini asmak; boyuna yüklü bir programi olmak. (10 isi kötü yapmaktansa, 7 isi iyi yapin. Ama sektör ortalamasinin altina da düsmeyin!)
2. Teslim tarihine uyamamak. Sürekli gecikmeler yasamak, sürekli bir seyleri yetistirme telasi içinde olmak.
3. Sorunlara yüzeysel yaklasmak.
4. Risklerine ragmen, acele kararlar vermek.
5. Isi delege etmekten korkmak veya baskalarinin inisiyatifi ele almasından endise etmek.
6. Kisa günün kazanci pesinden kosup, orta ve uzun vadeli yarari gözardi etmek. Boyuna günlük krizleri asmakla ugrasmak.
7. Üzerine alinmamasi gereken isleri almayi reddetme hususunda dirençli olamamak.
8. Randevulari zamansiz vermek. Önemli olanlari geciktirmek veya önemsizlere saatler ayırmak.
9. Duruma hakim olamama duygusu.
10. Mükemmelliyetçi poz takinip, iyileri yapamamak.
11. Stres yaratip kivranip durmak.
12. Aile ve dostlara hiç mi hiç vakit ayiramamak.ZAMAN KAYBINA YOL AÇAN 10 NEDENInsanlar en çok hangi durumlarda gereksiz vakit kaybederler? Yapilan incelemeler zaman kaybina en çok su on nedenin yol açtigini göstermektedir:
1. Kötü telefon kullanimi. Gereksiz kisilerle konusmak, gereginden fazla konusmak, yazili olmasi gereken bazi haberlesmeleri telefonla halletmeye çalismak.
2. Verimsiz toplantilar. Içeriksiz, iyi düzenlenmemis veya iyi yönetilmemis toplantilardan hiçbir sonuç çikmaz. Zaman kaybinin en önemli kaynaklarindan biri kötü toplantilardir. Sirketler ne ketum olmali, ne de geveze.
3. Plansiz, randevusuz ziyaretler. (Bu hususta sekreterlere büyük görev düsüyor. Sirket yöneticilerini randevu disi görüsme taleplerine karsi korumalari gerekiyor!)
4. Uzun ve gereginden fazla ayrintili raporlar.
5. Daginik veya tepeleme dolu bir çalisma masasi. Dolayisiyla, sorunlari masada yani sürüncemede birakma.
6. Yetki devrinde tereddüt, hatta hasislik. Yetki devretmeyene, yetki devredilmemeli!
7. Özel ricalara itibar; görev disi islere fazlaca bulasma.
8. Aceleci olmak; aciliyet bölgesinden ehemmiyet bölgesine bir türlü geçememek.
9. Isleri agirdan almak, hep son dakikaya birakmak.
10. Hizli okumaya alismamak, herseyi okumaya çalismak.
ÖNEMLİ BİR NOT:
Texas Üniversitesi profesörlerinden Dr. Robert W. Seney, 1994 yilinda Türkiye’de çesitli testler yapti. Buna göre ülkemizde 1.5 milyon çok üstün zekâli ve dâhî potansiyelli (150-160 IQ) insan var. Bu rakam nüfusun %2.5’ine karsilik geliyor.
Sayilar söyle veya böyle degisebilir. Fakat degismeyen tek sey var ki, o da dâhî veya dâhî potansiyelli insanlarimizin kesfedilip geregince degerlendirilemedigidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)